Blog

Böbrek İltihabına Karşı Alınması Gereken Önlemler

Üriner sistem, atıkları ve fazla sıvıyı insan vücudundan çıkarmak adına çalışan bir drenaj sistemidir. İki böbrek, iki üreter, mesane ve üretradan oluşan bu sistem, genel vücut sağlığı için de oldukça iyi korunmalıdır.

Böbrek iltihabı ise böbreğin bir kısmının belli nedenlerle vücudun savunma hücrelerinin işgaline uğraması ve buna bağlı çeşitli hastalıkların ortaya çıkması durumudur.

Nefrit, tubulointertisyel nefrit ve piyelonefrit olarak sınıflandırılabilen böbrek iltihapları arasında piyelonefrit, böbreklerin tutulduğu idrar yolu enfeksiyonu olarak bilinmektedir.

Piyelonefrit Nedir?

Renal Pelvis olarak bilinen böbrek içi havuzcuğun ve böbreğin enfeksiyonu olarak bilinen pyelonefrit, böbreğin skarlaşmasına yol açarak hayatı ciddi derecede tehdit edebilecek sonuçlara yol açan önemli bir hastalıktır.

Patojenik Mikroorganizmalar Çeşitli Yollarla Böbreklere Bulaşmaktadır:

  1. Üreterler aracılığıyla mesaneden böbreğe ilerlemesinin bir sonucu olarak meydana gelen asendan yok
  2. Kan yoluyla böbreğe gelip yerleşmesi
  3. Lenf damarları yoluyla böbreklere gelip yerleşmesi
  4. Direk komşuluk yoluyla komşu organlardaki mikropların böbreklere bulaşması gibi çeşitli yollardan gelen enfeksiyon ajanları ile böbreklerde iltihap meydana gelmektedir.

Akut Piyelonefrit Nedir?

Ani ve şiddetli bir böbrek enfeksiyonu akut piyelonefrit olarak isimlendirilmektedir.

Kronik Piyelonefrit Nedir?

Böbreklerin şişmesine ve burada kalıcı hasar oluşmasına sebep olan problem, tekrarladığında ve kalıcı ataklara dönüştüğünde ise kronik pyelonefrit olarak adlandırılır. Nadir görülen bu form, daha çok çocuklarda veya üriner obstrüksiyonu olan kişilerde ortaya çıkmaktadır.

Böbreklerde İltihap Yapan Mikroplar

Böbrek enfeksiyonlarının oldukça büyük bir bölümüne, koli basili ismiyle de tanınan Escherichia Coli (E.Coli) bakterisinin neden olduğu bilinmektedir.

Bunun yanı sıra Proteus, Pseudomonas ve Klebsielle adlı bakteriler de cinsel organlardan üretra yoluyla mesaneye ve mesaneyi böbreklere bağlayan tüplere ilerlemektedir. Tüberküloz basili ise böbrekleri tutarak verem hastalığının böbrek formunu oluşturmaktadır.

İdrarın Bulanık Olması Ne Anlama Gelir?

İdrar yolu enfeksiyonlarının en bilinen semptomlarından biri, idrar rengindeki bulanıklıktır. Özellikle kötü kokunun da eşlik ettiği idrardaki bulanık görüntü, irinin veya kanın idrar yoluna ulaşması sonucu meydana gelmektedir.

Bununla birlikte dehidratasyon (vücudun su dengesinde azalma, susuz kalma) ve böbrek enfeksiyonuna bağlı idrar bulanıklığı da sık ortaya çıkan bir durumdur. Acil tıbbi tedavi gerektiren böbrek enfeksiyonlarının tedavi edilmediği durumlar ise kalıcı böbrek hasarına yol açabilmektedir.

Piyelonefrit Belirtileri Nelerdir?

Bir dizi şikayet, böbrek enfeksiyonuna işaret edebilmektedir. Öte yandan belirtilerin şiddeti, enfeksiyonun böbreği tutma olasılığı ile aynı orantıda artış gösterir.

Genel olarak bakıldığında ise böbrek enfeksiyonu belirtileri şunları içermektedir:

  • Ani üşüme ve buna eşlik eden yüksek ateş,
  • Kasıkta, alt sırtta, karında veya yanlarda ağrı,
  • Mide bulantısı ve kusma,
  • Karında oluşan kas spazmı,
  • Sık idrara çıkma,
  • İdrar yapma esnasında ağrı,
  • Anormal veya bulanık idrar rengi,
  • Kötü kokulu idrar,
  • Yorgunluk ve zihin karışıklığı.

Piyelonefrit teşhisi konan hastalarda görülen semptomlardan biri de idrar yaparken yanma şikayetidir. Ayrıca, yüksek seyreden lökosit de ciddi böbrek enfeksiyonu olduğunu gösteren ipuçları arasındadır.

Piyelonefrit ve beslenme arasında ilişki var mı?

Piyelonefrit Teşhisi Nasıl Konur?

Böbrek enfeksiyonlarını teşhis etmek için iki yaygın laboratuvar testine başvurulmaktadır. Bu süreçte idrarda kırmızı veya beyaz kan hücrelerinin bulunup bulunmadığı, alınan örneğin mikroskop altında incelenmesi sonucunda tespit edilmektedir.

Bununla birlikte idrar kültüründe bakteri üremesi olup olmadığına dair laboratuvar araştırması da yapılmaktadır. Hastalığın ilerleme durumuna göre ihtiyaç duyulduğu takdirde kişilerin kan kültürü örnekleri incelenebilmekte ve bakterinin türünün tespitinin ardından uzman hekimlerce tedavi biçimine karar verilmektedir.

Piyelonefrit tanı sürecinde genellikle ek bir sorun olabileceğinden şüphelenilmedikçe, röntgen tetkiklerine başvurulmamaktadır. Bununla birlikte idrar yolunda kist, tümör veya herhangi başka bir nedenle tıkanıklık olup olmadığının anlaşılması adına hastaya ultrason testi de yapılabilmektedir.

Öte yandan piyelonefritin bir sonucu olarak skar (nedbe) oluşumundan şüphelenildiği durumlarda ise radyoaktif madde enjeksiyonunu izleyen bir görüntüleme tekniği olan dimerkaptosüksinik asit (DMSA) testi de istenebilir.

Böbrek iltihabı tanısını kesinleştirmek içinse böbrekten biyopsi alınabilir.

Böbrek İltihabı Kan Tahlilinde Çıkar Mı?

Böbrek iltihabında doğru tanının konulması ve hızlı bir şekilde en uygun tedaviye başlanması oldukça önemlidir. Hastanın öyküsü alındıktan sonra yapılan genel muayenenin ardından ilgili tetkiklerin tamamlanması ile tanı süreci başlamış olur.

Bu aşamada istenen ilk testler kan ve idrar ile ilgilidir. Kandaki üre azotunun derecesini gösteren BUN değeri ve kreatinin değerleri, kişinin böbrek fonksiyonları ile ilgili olarak doğrudan bilgi vermektedir. Kandaki kalsiyum, potasyum, sodyum gibi değerlerin de incelenebildiği testte, hastanın elektrolit düzeylerine bakılarak böbreklerin nasıl çalıştığına dair yorum yapmak da mümkün olmaktadır.

Böbrek Enfeksiyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Piyelonefrit tedavisinde antibiyotik kürlerinden sıklıkla yararlanılmaktadır. Sonuç alınmaya başlanan kürlerde, tedavi başlangıcı sonrası 2-3 gün içerisinde hastadan olumlu geri dönüşler görülebilmektedir.

Çoğu antibiyotik tedavisi 14 gün sürmektedir ve semptomların birkaç gün sonra kaybolması söz konusu olsa bile hastalardan, kürün tamamlanmasına özen göstermeleri beklenmektedir. Semptomların ortadan kalkması, tüm bakterilerin yok edildiği anlamına gelmemektedir ve süreç tamamlanmadan önce enfeksiyonun yeniden ortaya çıkma riski vardır.

Bununla birlikte süreç içerisinde bakterilerin ilaca direnç geliştirebilme olasılığı da mevcuttur.

Belirgin mide bulantısı ve kusması, yüksek ateşi, belirgin ağrısı ve dehidratasyonu olan hastalar, antibiyotik kürüne hastane ortamında ve damardan enjeksiyon yöntemi ile devam etmelidir.

Yaklaşık altı hafta süren tedaviden sonra ise hastadan idrar örnekleri alınır ve bakteriyel enfeksiyonun yok edildiğinden emin olmak için incelenir.

Tedavi esnasında tespit edilen böbrek taşları içinse cerrahi girişime başvurulabilmektedir.

Bunun yanı sıra tüberküloz veya kronik enfeksiyon ihtimalleri de araştırılmakta ve tedavi planlaması buna göre yapılmaktadır.

Eğer hastada konjenital böbrek anomalileri varsa, yine cerrahi operasyonlara ihtiyaç duyulabilmektedir.

Piyelonefrit Ve Beslenme Arasında İlişki Var Mı?

Piyelonefrit ile kişilerin beslenme alışkanlıkları arasında pozitif bir ilişkiden söz etmek mümkün değildir.

Sağlıklı ve dengeli beslenmenin genel vücut sağlığı ve direnci üzerindeki etkisi göz ardı edilmeyecek kadar önemli olsa da doğrudan piyelonefriti önleyecek bir diyet alışkanlığı bulunmamaktadır.

Diğer yandan, yeterli su tüketiminin ise böbrek enfeksiyonunu önlemeye yardımcı olduğunu söylemek doğru olacaktır. Kişilerin bulundukları kilo başına her gün yeterli su içmesi, böbrek fonksiyonlarının sağlıklı çalışması adına da önem taşımaktadır.

Bununla birlikte mesanenin tamamen boşaltılması ve sık idrara çıkma gibi faktörler de piyelonefrit oluşumunu önlemede etkilidir.

Böbrek İltihabı Olanlar Ne Yemeli?

Boşaltım sisteminin genel sağlığı için yeşil sebzelerden zengin bir beslenme planının oluşturulması çok önemlidir. Bununla birlikte yeşil yapraklı sebze ve bitkilerin aşırı tüketilmesinin de taş hatalığının tekrar etmesinde etkili olduğu unutulmamalıdır.

Sık tüketildiğinde böbrekleri yorabilecek protein ağırlıklı besinler ise daha dengeli şekilde bu plana dahil edilmelidir. Aşırı tuzlu ve yüksek potasyum içerikli gıdalardan uzak durulmalıdır.

En önemli unsurun su içmek olduğu akılda bulundurulmalıdır. Bunun dışındaki diyetin uzman hekim ya da diyetisyen kontrolünde düzenlenmesi önemlidir.

Pyelonefrit Genetik Midir?

Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) veya Alport sendromu gibi belli başlı problemler dışında piyelonefrit, genetik hastalıklar grubunda yer almamaktadır. Bununla birlikte böbrek iltihabı çok hafif seyredebileceği gibi, ileri derecelerde böbrek nakli veya diyaliz tedavisi gibi yöntemlere ihtiyaç duyulmasına da yol açabilmektedir.

Böbrek Sağlığını Korumak İçin Uygulanabilecek Basit Yöntemler

Böbrek sağlığını korumak adına atılacak çok basit ve bir o kadar da önemli adımlardan bahsetmek gerekir. Buna göre;

  • Gün içerisinde yeterli miktarda ve doğru şekilde su tüketilmelidir.
  • Düzenli yürüyüşler ve hafif egzersizler hem stres seviyesini düşürmede hem de kilo kontrolünde etkilidir.
  • Diyabet, kronik böbrek rahatsızlıklarını tetikleyen bir sorundur ve bu nedenle de kan şekerinin düzenli kontrol edilmesi önemlidir.
  • Tıpkı diyabet gibi hipertansiyon da böbrekler üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden dolayı kontrol altında tutulmalıdır.
  • Tuz tüketimini sınırlandırmak ve sağlıklı beslenmek, böbrek sağlığında olduğu kadar genel vücut sağlığı için de gereklidir.
  • Sigara, nargile ve diğer tüm tütün ürünlerinden mutlaka uzak durulmalıdır.
  • Rastgele vitamin ve besin takviyeleri ile reçetesiz ilaç kullanılmamalı, bilinmeyen bitkisel kürler tüketilmemelidir.

Kaynaklar:

  • Acute Pyelonephritis in Adults. Johnson JR, Russo TA.N Engl J Med. 2018 Jan 4;378(1):48-59. 
  • Diagnosis and management of acute pyelonephritis in adults. Ramakrishnan K, Scheid DC.Am Fam Physician. 2005 Mar 1;71(5):933-42.
  • Acute pyelonephritis in children. Morello W, La Scola C, Alberici I, Montini G.Pediatr Nephrol. 2016 Aug;31(8):1253-65.
  • Pyelonephritis: A Historical Reappraisal. Anumudu S, Eknoyan G.J Am Soc Nephrol. 2019 Jun;30(6):914-917.
  • Chronic pyelonephritisGomori P, Szendei A.Acta Med Acad Sci Hung. 1958;12(3-4):329-39.

Prof. Dr. Ömer Faruk

1996 yılında Tıp Fakültesinden mezun oldum. 2004 yılında üroloji ihtisasımı tamamladım. İhtisas sonrası FEBU title almaya hak kazandım. İhtisas sonrası laparoskopik cerrahi eğitimi için Leipzig Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğinde Prof. Stolzenburg ile birlikte çalıştım. 2011 yılında Doçent oldum. 2017 yılında Ankara Gülhane Üroloji Kliniği Profesörlük kadrosuna atandım detaylı bilgi için hakkımda sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu