Erkek Cinsel Sağlık Merkezi

Beden ve zihin sağlığını destekleyen faktörlerden biri de cinsel sağlıktır. Erkekler için sürdürebilir bir cinsel yaşam, bununla bağlantılı olabilecek tüm duygusal, zihinsel ve fiziksel hastalıkların önüne geçilebilmesi adına oldukça önemlidir.

Cinsel sağlıkta bozulmalar erkeklerin fiziksel sağlığını etkilemesinin yanı sıra yaşam kalitelerini düşürebilmekte, benlik saygılarını azaltabilmekte, partner iletişimini engellemekte ve doğal olarak da sosyal sorunlarının temelini oluşturabilmektedir.

Bu nedenle herhangi bir cinsel rahatsızlığın göz ardı edilmemesi ve uzman hekimlerce kısa sürede ve mümkün olduğunca kalıcı olarak tedavi edilebilmesi çok önemlidir.  Erkek cinsel sağlık merkezi bu bakımdan daha fazla önem içermekte ve sunduğu hizmetler ile çiftlerin mutluluğunu hedeflemektedir.

Erkek Cinsel Sağlık Merkezi

Erkek Cinsel Sağlık Merkezi Hangi Sorunlara Bakar?

Cinsel sağlık merkezi, cinsel işlev bozuklukları başta olmak üzere erkeklerde sık rastlanan ürogenital sorunların tanı ve tedavisinin gerçekleştirilmesinden sorumlu bir birimdir.

Üreme organları (penis, testis, prostat vs) ile idrar yolları, böbrekler, üreterler, mesane, skrotum, üretra ve prostat bezi gibi organlarla alakalı tüm rahatsızlıklar bu tıbbi merkezde değerlendirilebilmektedir. Buna göre ürogenital bozukluklar ile fiziksel veya psikolojik tüm cinsel fonksiyon problemlerinin tedavileri cinsel sağlık merkezi uzman hekimleri tarafından yapılabilmektedir.

Erkek cinsel sağlığı denildiğinde akla ne gelmeli?

Erkek cinsel sağlığı denildiği zaman akla ilk olarak sağlıklı bir cinselliğin, hazzın ve bedensel bütünlüğün gelmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra elbette ki üreme sistemlerinin düzgün çalışıyor olması da erkek cinsel sağlığının bir göstergesidir.

Geleneksel olarak fertilite ve cinsellik sağlık konularının erkekler açısından da incelenmesi ile günümüzde birçok cinsel sorunun efektif tedavileri uygulanmaya başlanmıştır. Burada erkeklerin yaşam tarzları, beslenme şekilleri ve genel vücut sağlıkları da belirleyici faktörlerdir.

Erkek genital organlarının (penis, testis) anatomik olarak normal konum ve boyutlarda olması, fonksiyonel olarak aktif olması ve erkekte cinsel duygulanımın psikolojik açıdan oluşması erkek cinsel sağlığı tanımının içini doldurmaktadır.

Bir yandan fizyolojik ve fizyopatolojik olarak cinsel açıdan tam bir bütünlük sağlanırken öte yandan psikolojik açıdan da cinsellikten tam bir doyum, tatmin ve haz alma üzerine odaklanmaktadır.

Üroloji Nedir?

Üroloji, temelde hem erişkin erkek ve erişkin kadınların hem de çocukların idrar yollarını ilgilendiren durumları ve üreme sistemini etkileyen hastalıkları konu alan tıbbi bir bilim dalıdır. Üroloji uzmanı ise üriner sistem hastalıklarının teşhis ve tedavisinde uzmanlaşmış bir doktoru tanımlamak için kullanılır.

Buna göre mesane, böbrekler, üreterler (böbrek ile mesane arasındaki idrar kanalı) ve üretra (mesaneden başlayıp idrarın dışarıya açıldığı noktaya kadar eşlik eden idrar kanalı), bir üroloji uzmanının ihtisas alanına giren vücut kısımlarıdır. Ürologlar ayrıca, üreme organlarını ve adrenal bezleri içeren durumları da tedavi etmektedir. Adrenal bezler böbreklerin üstünde bulunur.

Üroloji hekimleri söz konusu tıbbi becerilerin yanı sıra erkek cinselliğini ve üreme sağlığını etkileyen hastalıklar (Androloji) konusunda da uzmanlaşmaktadır. Buna göre bir ürolog hem erkek hem de kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları, idrar kaçırma, kronik böbrek rahatsızlıkları, idrar yolu tıkanıklıkları, akut böbrek yetmezliği ve benzeri sorunlar ile ilgilenirken, yalnızca erkeklerde de aşağıdakiler dahil olmak üzere birçok hastalığın tanı ve tedavisinde rol sahibidir:

Erkeklerde Görülen Cinsel İşlev Bozukluklar Nelerdir?

Erkeklerde her yaşta ortaya çıkabilen cinsel işlev bozuklukları sıklıkla daha ileri yaşlarda görülmektedir. Buna göre erkek cinsel sağlığını olumsuz etkileyen bozukluklar;

Bu sorunlar, altta yatan ana nedenin tespitinden sonra tedavi edilebilmektedir. Öte yandan erkeklerde cinsel işlev bozukluklarına yol açan durumlar psikolojik ve fizyolojik olmak üzere 2 grupta değerlendirilir:

  • Fizyolojik nedenler: Testosteron düzeylerinin düşük olması, antidepresan ve benzeri ilaçların kullanımı, penisin yapısal bozuklukları, penis eğrilikleri, Peyronie hastalığı, peniste damarsal bozukluklar, diyabet veya kalp hastalıkları, sigara ve alkol kullanımı, damar sertleşmesi, cerrahiye bağlı sinir hasarı ve benzerleridir.
  • Psikolojik nedenler: İlişki problemleri, depresyon, geçmiş travmalar ve kaygı, iş hayatı ile ilgili yoğun stres, depresyon veya suçluluk hissi ve benzerleridir.

Erkek Cinsel İşlev Bozuklukları Tanısı Nasıl Konulur?

Erkeklere yönelik cinsel işlev bozukluklarında ana belirtiler, çocuk sahibi olma, cinsel ilişkiye girme ve cinsel ilişkiyi sürdürebilme süreçlerindeki sorunları içermektedir. Burada, kişinin ve partnerinin sağlıklı bir cinsellik yaşamasını mümkün hale getirmeyen birtakım durumların varlığı söz konusudur. Bunlar psikolojik ve/veya fizyolojik olarak kişiyi rahatsız etmektedir.

Tanı aşamasında bir üroloji hekimi tarafından alınacak cinsel öykü ve yapılacak detaylı muayenenin önemi büyüktür. Bununla birlikte hormonların durumunu anlayabilmek adına bazı kan testlerine ve cinsel fonksiyonları değerlendirebilmek adına birtakım görüntüleme yöntemlerine de başvurulabilmektedir.

Ayrıca tanı yöntemleri arasında sperm testi (semen analizi, spermiogram, meni tahlili) ve idrar testleri de yer almaktadır. En çok başvurulan görüntüleme yöntemleri ise penil renkli Doppler ultrasonografi ve transrektal ultrasondur.

Sertleşme Sorunu Ve Tedavi Yöntemleri

Sertleşme sorunu veya diğer adıyla erektil disfonksiyon, sağlıklı bir cinsel aktivitenin sürdürülebilmesi adına yeterli sertlikte bir ereksiyonu sağlayamama veya bunu sürdürememe problemi olarak açıklanabilmektedir. Hayatlarının belli bir döneminde sertleşme sorunu yaşayan her erkeği ise bu grupta değerlendirmek doğru değildir.

Erektil disfonksiyon tanısı koyabilmek adına temel kriter, sorunun uzun süredir ilerleyerek devam ediyor olması ve kişilerin cinsel yaşamının tamamen olumsuz etkilenmesidir. Bu sorun psikolojik kaynaklı ortaya çıkabildiği gibi diyabet, kalp hastalığı, multipl skleroz, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve obezite ile bağlantılı da olabilmektedir.

Tedavinin belirlenebilmesi içinse ereksiyon sorununun temelinde yatan ana sebebi bulmak oldukça önemlidir.

Tanı sürecinin tamamlanmasının ardından fiziksel temelli olan ereksiyon problemlerinde ilk olarak ağızdan alınan ilaçlar denenmektedir. Yine bu süreçte başvurulan diğer tedavi yöntemleri ise şöyledir:

  • Vakum cihazları: Manuel olarak veya pil desteği ile çalıştırılan bu ereksiyona yardımcı cihazlar ile kanın, penis içerisine çekilmesini sağlayıcı bir vakum etkisi oluşturulabilmektedir.
  • Penis enjeksiyonları: Özellikle cerrahi tedaviye sıcak bakmayan ve çok sık cinsel ilişki yaşamayan hastalara önerilen bu yöntemde ise ilişki öncesi sertleşmeyi sağlayabilmek adına penisin belli bölgelerine ilaç enjeksiyonu yapılmaktadır.
  • ESWT şok dalga tedavisi: Bu tedavide penisin farklı noktalarında yeni damar oluşumunun desteklenmesi ve sertleşme sorununun giderilmesi adına şok dalgalarından yararlanılmaktadır. Teknik, damarların düşük yoğunlukta uyarılmasıyla penise giden kan miktarında sürekli ve kalıcı bir artış sağlayarak sertleşme sorunu yaşayan hastaların eski performanslarına ulaşmalarına yardımcı olmaktadır.
  • Penil protez: Mutluluk çubuğu olarak bilinen bu tedavi yöntemi ise diğer tüm yöntemlerin işe yaramadığı durumlarda, son çare olarak önerilmektedir. Penil protezler, aynı zamanda ereksiyon için en kesin ve kalıcı çözüm sağlamaktadır.

Peyronie Ve Penis Eğriliği Arasındaki Fark Nedir?

Penis eğriliği, doğuştan penisin eğrilmesi (konjenital penil kurvatur) ve Peyronie hastalığı olmak üzere 2 farklı hastalığı içeren bir tanımdır. Buna göre doğuştan penis eğriliği, ereksiyon odacıklarının her iki tarafının anormal gelişimi nedeniyle şaftın büküldüğü veya kavisli olduğu bir durumdur.

Bu anormallik çocukluğun erken evrelerinde başlar. Tipik olarak hasta tarafından ergenlik döneminde ilk ereksiyon olduğunda fark edilir. Peyronie hastalığının aksine, doğuştan penis eğriliği olan erkeklerde skar dokusu varlığı görülmemektedir.

Peyronie hastalığı ise penise gelen travmalar başta olmak üzere pek çok farklı sebebe bağlı olarak penisin bir tarafa ciddi şekilde bükülmesine neden olduğu durumdur. Sonradan oluşan bu eğriliğe, zamanla penis içerisinde oluşan kalsiyum birikimleri de eşlik etmektedir. Biriken bu sertliklere plak adı verilmektedir.

Buna göre Peyronie hastalığı, tunika albuginea adı verilen bağ dokusunda veya penisin elastik zarında büyüyen, kanserli olmayan fibröz skar ya da plak dokusunun varlığıyla ayırt edilebilmektedir.

Peyronie Hastalığının Teşhis Ve Tedavisi Nasıl Yapılır?

Peyronie hastalığının teşhisindeki temel faktör fizik muayenedir. Bununla birlikte ilk bulguların desteklenmesi amacıyla penil doppler ultrason gibi görüntüleme testlerine de başvurulabilir. Bu test kalsiyum plaklarının yerinin tespit edilmesi ve mevcut kan akışının izlenebilmesi adına oldukça önemlidir.

Teşhisin ardından yapılacak planlama ile kişiye özel bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Buna göre, Peyronie hastalığının herkes için geçerli tek tip bir tedavisi olduğunu söylemek yanlış olacaktır.

Tedavi sürecinde çeşitli ilaçlardan, traksiyon yönteminden, enjeksiyonlardan ve çoğunlukla da cerrahilerden yararlanılmaktadır. Peyronie hastalığının ciddi penis eğriliğine yol açması ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen sertleşme sorununa yol açması durumunda ise mevcut tedaviye ek olarak penil protez uygulaması yapılabilmektedir.

Boşalma Disfonksiyonları Nelerdir?

Boşalma disfonksiyonları temelde, bir erkeğin menisini doğru biçimde ve zamanda dışarı atamaması ile ilişkili problemler bütünüdür. Bu sorunlar, tıpkı ereksiyon disfonksiyonu gibi erkek cinsel işlev bozukluğunun en yaygın şekillerinden biridir ve erkek kısırlığının da yaygın bir nedenidir. Boşalma disfonksiyonlarını 6 grupta değerlendirmek mümkündür. Buna göre;

  • Erken boşalma: Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte hem psikolojik hem de biyolojik faktörlere bağlı olarak istenilen zamandan önce meninin dışarı atılması sorunudur.
  • Geç boşalma: Bu ise erkeklerin cinsel hazzı zirvede yaşamaları ve meninin penisten salınması için fazlasıyla uzun süreli cinsel uyarıya ihtiyaç duydukları bir durumdur. Bu problemde erkeklerin boşalması gecikebildiği gibi bazen hiç gerçekleşmeyebilir.
  • Geriye boşalma (retrograd): Kuru boşalma olarak da bilinen bu durumda, mesane boynu mesane girişindeki kası gerektiği gibi sıkıştıramamakta ve dolayısıyla meni, dışarı atılmak yerine mesaneye doğru geriye kaçmaktadır.
  • Hiç boşalma olmaması: Anejakülasyon olarak adlandırılan bu problemde ise penisten herhangi bir meni çıkışı söz konusu olmamaktadır. Anejakülasyon uzun vadede herhangi bir soruna yol açmamakta bu nedenle çoğu durumda tedavi gerektirmemektedir.
  • Ağrılı boşalma: Cinsel birliktelik ya da mastürbasyonla boşalma sırasında ya da sonrasında ağrı hissedilmesi durumudur. Çoğunlukla ürogenital enfeksiyonlara bağlı olarak görülmektedir. Nadiren tümöral oluşumlar ile de ilişkili olabilir.
  • Kanlı boşalma: Boşalma sırasında gelen sıvı içerisinde taze kırmızı kan görülmesidir. Bazen pembe, koyu kırmızı ya da pıhtılı şekilde görülebilir. Kanlı boşalma genellikle ürogenital bir enfeksiyonun erken dönem belirtisi olabilir. Bununla birlikte ürogenital sistemi ilgilendiren kanserler ile bağlantılı da olabilir.

Erken Boşalma Ve Geç Boşalma Tedavi Edilebilen Problemler midir?

Erkeklerde erken boşalma, cinsellik sırasında meninin vücuttan istenilenden daha erken atılması anlamına gelmektedir. Toplumda her 3 kişiden 1’inin hayatlarının belli bir döneminde karşılaştığı bu sorun, çok sık tekrarlanmadığı takdirde önemli sayılmamaktadır. Zayıf vücut imajı, depresyon, çok erken yaşta edinilen cinsel deneyimler, yeterli bilgiye sahip olunmaksızın yaşanan cinsellik, suçluluk duygusu ve endişe gibi birçok faktör erken boşalma sorununu tetikleyebilmektedir. Öte yandan aşağıdakiler de dahil olmak üzere bazı fizyolojik durumlar da erken boşalmanın bir nedenidir:

  • Düzensiz hormon seviyeleri,
  • Beyin kimyasallarının düzensiz seviyeleri,
  • Prostat veya üretranın şişmesi ve enfeksiyonu,
  • Kalıtsal özellikler.

İlişki problemlerine ve doğurganlık sorunlarına yol açan bu durum, çeşitli davranış teknikleri, pelvik taban egzersizleri, ilaç kullanımı, psikoterapi ve cinsellik esnasında uygulanabilecek bazı teknikler ile tedavi edilebilmektedir.

Bu sorunun tam tersi olarak bilinen geç boşalma ise kişinin kendi isteği ile boşalmasının mümkün olmadığı ve bu sürecin istenenden çok daha uzun sürdüğü durumları açıklayabilmek adına kullanılan bir terimdir. Normal bir cinsel isteğe ve ereksiyon sürecine sahip olan belirli bir grup erkekte, mastürbasyon da dahil olmak üzere cinsel aktivitelerde bu sorun ortaya çıkabilmektedir.

Antidepresanlar, bazı güçlü ağrı kesiciler, yüksek tansiyon ve kalp hastalığına yönelik bazı ilaçlar da dahil olmak üzere farklı ilaç türleri, boşalmanın gecikmesine neden olabilmektedir. Ayrıca bu sorunun cinsel organ veya pelvis ameliyatları, çeşitli travmalar, sinir veya omurilik sorunları, hormonal bozukluklar, diyabet veya multiple skleroz gibi kronik hastalıklar sonucunda da ortaya çıkmış olması muhtemeldir. Öte yandan stres, yorgunluk, kaygı ve depresyon da geç boşalmanın bir sebebi olabilir.

Problemin tedavisinde ise ilk adımda altta yatan ana sebebi keşfetmek önemlidir. Buna göre;

  • Herhangi bir ilaç kullanımı sonucunda ortaya çıkan geç boşalma problemlerinde, ilaçların yeniden düzenlenmesi için ilgili hekime başvurulabilir.
  • Altta yatan psikolojik bir sorun varsa, çeşitli terapiler ve rahatlama yöntemleri denenebilir.
  • Özellikle çocuk sahibi olmak isteyen erkekler için uyarıyı artırıcı yardımcı cihazlardan yararlanılabilir.

Erkek Kısırlığı (Erkek İnfertilitesi) Ve Sperm Sağlığının Önemi

Kısırlık, günümüzde birçok çiftin çocuk sahibi olmasını engelleyen önemli bir rahatsızlıktır. Bununla birlikte, sıklıkla korunmasız cinsel ilişki yaşanmasına rağmen gebeliğin meydana gelmemesinde büyük oranda erkek infertilitesi rol oynamaktadır.

Erkek kısırlığına düşük sperm üretimi, anormal sperm fonksiyonları, sperm dağıtımını engelleyen tıkanıklıklar veya sperm sayısı ve şeklindeki bozukluklar sebep olabilmektedir. Ayrıca çeşitli hastalıklar, genital bölge yaralanmaları, kronik sağlık problemleri, sağlıksız bir yaşam tarzının sürdürülüyor olması ve birçok farklı faktör de erkek kısırlığına yol açabilmektedir.

Buna ek olarak erkek doğurganlığıyla ilgili sorunların temelinde varikosel, çeşitli enfeksiyonlar, boşalma disfonksiyonları, sperme saldıran antikorlar, çeşitli tümörler, hormonal dengesizlikler, inmemiş testis, kromozom bozuklukları, çölyak hastalığı ve ereksiyon sorunları da olabilmektedir.

Öte yandan ağır metallere veya radyasyona maruziyet gibi birçok çevresel koşul da çocuk sahibi olma sürecini olumsuz etkilemektedir. Erkek kısırlığının tedavisinde ise çeşitli ilaçların kullanımı, iğne uygulamaları, aşılama yöntemi ve son olarak yardımcı üreme teknikleri rol oynamaktadır.

Bu durumda öne çıkan sperm sağlığını ise birçok farklı şekilde korumak mümkün olabilmektedir. Sağlıklı sperm üretme şansını artırmaya yönelik basit adımlar şunlardır:

  • Vücut kitle endeksine göre sağlıklı kabul edilen kiloyu korumak,
  • Sağlıklı beslenmek ve alkol veya tütün ürünlerinden uzak durmak,
  • Testislerin yüksek ısıya maruz kalmasını engellemek,
  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı her daim temkinli olmak,
  • Stresi yönetmek ve çeşitli rahatlama teknikleri ile düzenli egzersizleri günlük rutin içerisine katmak,
  • Uzman hekim tarafından önerilmeyen ilaç, sprey, jel ve krem kullanımından tamamen kaçınmak,
  • Pestisitlere, kurşuna ve diğer toksin maddelere karşı bilinçli olmak,
  • Sperm sayısını ve kalitesini artıracak balık, deniz ürünleri, bazı yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler ve meyveler gibi yiyecekleri tüketmek.

Sperm sağlığı, miktar, hareket ve yapı gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Buna göre Tek bir boşalmada meni içerisinde milimetrede en az 15 milyon spermin olduğu durumlarda doğurganlık sorunlarına rastlanmamaktadır. Ayrıca, tipik olarak oval bir baş kısmına ve uzun kuyruklara sahip hareketli spermler de bir yumurtaya ulaşmak ve onu dölleyebilmek adına ideal formda kabul edilmektedir.

Yaygın Prostat Hastalıkları Nelerdir?

Prostat bezi, sperm hücrelerini besleyen ve koruyan sıvılar üreten bir erkek üreme organıdır. Prostat hastalığının en yaygın üç formu ise prostatit, kanserli olmayan büyüme olarak da bilinen benign prostat hiperplazisi ve prostat kanseridir. Buna göre;

  • Prostatit: Prostat iltihabı olarak da bilinen bu sorun, 20-50 yaş arası genç yetişkinlerde çok daha sık görülen ve temelde 2 tipi bulunan bir hastalıktır. Bunlar arasında bakteriyel prostatit, uygun antibiyotik tedavisine oldukça iyi yanıt veren bir türdür. Bakteriyel olmayan prostatit veya CPPS (Chronic Pelvic Pain Syndrome) ise prostatitin en yaygın şeklidir ve tekrar edebilen bir hastalıktır. Semptomlar bir erkekten diğerine değişkenlik göstermektedir. Bu sorunu teşhis etmek için birçok farklı testin uygulanması gerekmektedir.
  • İyi huylu prostat büyümesi (BPH): Tıpta benign prostat hiperplazisi adıyla tanınan bu hastalık, ileri yaş erkeklerde daha sık ortaya çıkan ve hayati tehlikeye yol açmasa bile yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürebilen bir sorundur. Bu problemde prostat bezinin büyümesi, üretranın daralmasına yol açmakta ve mesanenin tabanına baskı uygulamaktadır. Durumun ilerlemesine bağlı olarak zaman içerisinde idrar akışında tıkanık meydana gelir.

Tıkanmalar genellikle alt üriner sistem semptomları olarak ortaya çıkar ve bazen idrarın dışarı atılması gerektiği halde mesanede kalmasına neden olur. Bu durum aniden gerçekleştiğinde, akut idrar retansiyonu olarak tanımlanır.

Oldukça acı verici olan bu sorunun tedavisinde, genellikle idrarı boşaltmak için ince bir kateter kullanılmaktadır. Daha az olasılıkla görülen kronik retansiyonda ise mesanede, herhangi bir ağrıya yol açmayan ancak tehlikeli olabilen bir idrar birikimi olması söz konusudur. Nadir görülen bir kronik idrar retansiyonu, böbrek fonksiyonuna zarar verebilecek yüksek mesane basınçlarıyla ilişkilidir.

  • Prostat kanseri: Prostat kanseri tipik olarak 50 yaşın üzerindeki erkekleri etkileyen ve yaşın ilerlemesi ile görülme olasılığı artabilen bir hastalıktır. Aile öyküsünün, katkıda bulunan faktörler arasında olduğu bilinmesine rağmen, prostat kanserinin asıl nedeni tam olarak açıklanamamaktadır. Erken evrelerde, kanser hücreleri prostat beziyle sınırlıdır.

Prostat kanserinin daha agresif tiplerinde, kanser hücreleri vasküler ve lenfatik sistemlere sıçrayabilmektedir. Özellikle kemiklerde ikincil tümörler geliştirmeleri ile vücudun diğer bölgelerine de yayılmaya başlayan kanser hücreleri ise ameliyat, radyoterapi, hormonoterapi şeklinde yöntemler ile ortadan kaldırılabilmektedir.

Cinsel Terapi Nedir?

Cinsel terapi, cinsellikle ilgili sorunların zihinsel veya duygusal yönleri konusunda çeşitli teknikler ile çözüm sunabilen deneyimli psikolog, psikiyatrist ve ürologların uyguladığı bir çeşit kognitif davranış tedavisidir.

Cinsellik ile ilgili zihinsel ve duygusal engellerin aşılmasına yardımcı olan bu tedaviler süresince ereksiyon sorunları, performans kaygısı veya partner ile ilgili iletişim sorunları gibi birçok konuda iyileştirici yöntemlere başvurulmaktadır. Bu sayede, psikolojik nedenleri veya etkileri olan birçok cinsel işlev bozukluğunu da tedavi edebilmek mümkündür.

Cinsel terapi öncesinde altta yatan herhangi bir fiziksel sorun olup olmadığının anlaşılması ise oldukça önemlidir. Bunun için birinci basamak, uzman bir üroloji hekimine muayene olmaktır.

Cinsel terapiler konusunda deneyimli kişiler, insanların cinsel yaşamlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilmek adına kanıta dayalı çeşitli tedavi teknikleri kullanmaktadır. Bunlardan sıklıkla uygulananı ise duygu, düşünce ve davranışları değerlendirip dönüştürebilmek konusunda etkili olan psikoterapidir.

Bu, birçok kişi tarafından konuşma terapisi olarak da bilinir. Cinsel terapi planlamasında başvurulan psikoterapi yöntemleri ise aşağıdakileri içermektedir:

  • Bilişsel davranışçı terapi,
  • Duygu odaklı terapi,
  • Farkındalık odaklı terapi,
  • Çiftler arası iletişim teknikleri.

Andropoz Nedir? Bu Dönem Nasıl Anlaşılır?

Erkeklerde andropoz, ileri yaşla ilişkili olan ve testosteron düzeyindeki eksiklikle karakterize edilen klinik ve biyokimyasal değişiklikleri ifade etmektedir. Birçok erkeğin korkulu rüyası olan andropoz, aslında iyi bilindiği ve doğru yönetildiği takdirde kabullenilmesi çok da zor olmayan bir dönemdir.

Testosteron seviyeleri yaşla birlikte kademeli olarak azalmaktadır. İleri yaşlarda iyice artan bu düşüş fiziksel, cinsel ve psikolojik sorunları beraberinde getirmektedir.

Öte yandan yaş almanın doğal bir sonucu olan andropoz belirtilerinin rahatlatılması adına uygun kişilerde testosteron replasman tedavisi yapılması mümkün olabilmektedir.

Andropoz döneminde kişilerin karşılaşabilecekleri bazı semptomlar şunlardır:

  • Depresyon ve tükenmişlik hissi,
  • Sinirlilik ve dengesiz ruh hali,
  • Göbek bölgesinde yağlanma, saç dökülmesi ve göğüslerde büyüme,
  • Cinsel isteksizlik ve ereksiyon sorunları,
  • Hayattan zevk alamama,
  • Kemik yoğunluğunda azalma ve çabuk yorulma,

Birçok kişi bu durumu yaşam tarzı veya psikolojik faktörlerle karıştırmaktadır. Öte yandan birtakım sağlıksız yaşam koşulları da andropoz belirtilerinin şiddetlenmesine yol açabilmektedir. Bunlar sigara içmeyi, obeziteyi, alkol kullanımını, hareketsiz yaşam tarzını veya bazı ilaçları içerebilir.

Semptomları kontrol altına tutabilmek adına ayrıca sağlıklı bir beslenme planına uyulmasında, yeterli düzeyde kalsiyum alımına özen gösterilmesinde, sağlıklı yağların tüketilmesinde, ideal kilonun korunmasında ve yeterli dozda çinko alımı ile vücudun desteklenmesinde fayda vardır.

Penis Estetiği Nedir?

Penis estetiği ameliyatları, penisteki görsel ve fonksiyonlar problemlerin giderilmesi amacıyla uygulanan bir dizi cerrahi operasyondur. Geçmiş yıllarda olduğu gibi günümüzde de birçok erkek için penisin kalınlığının, uzunluğunun ve işlevselliğinin yeterli olup olmadığı konusu, büyük bir endişe kaynağıdır.

Bunlara yönelik sorunların ayrıca kişinin özgüveni, kişisel imajı, psikolojik sağlığı, cinselliği ve yaşam kalitesi üzerinde de ciddi boyutta bir etkisi olabilmektedir. Bununla birlikte penisin işlevselliğini, görünümünü, boyutunu veya eğriliğini etkileyebilecek çeşitli koşullar vardır. Penis estetiği ameliyatı bu bölgelerdeki sorunların çözümünde popüler bir tercihtir.

Buna göre uygun hastalarda, penis şekil bozukluklarını veya eğrilik sorunlarını düzeltmek ve ayrıca penisin uzunluğunu ve kalınlığını artırmak için çeşitli cerrahi prosedürler uygulanabilir.

Penis estetiği ameliyatı en çok penis büyütme amacıyla gündeme gelmektedir. Bununla birlikte aşağıdakiler de dahil olmak üzere farklı sorunlarda da penis estetiği adı altında tedavi amaçlı ameliyatlar yapılabilir:

  • Penisin normalde küçük ve ince olduğu durumlar,
  • Penis eğriliği ve Peyronie hastalığı
  • Gömülü penis
  • Yanlış sünnet uygulamalarının revizyonu
  • Penoskrotal perdenin azaltılması
  • Skrotum cildinin düzeltilmesi
  • Testis boyutu farklılıkları veya testis eksiklikleri.

Her ameliyatta olduğu gibi penis estetiği operasyonlarında da kanama, enfeksiyon, sinir hasarı, deri altına sıvı toplanması, ağrı, şişlik ve morarma veya alerjik reaksiyon gibi riskler söz konusudur. Ancak tüm bu komplikasyonlar, doğru planlanmış bir cerrahi süreci ve uzman bir hekim ile en aza indirilebilmekte ve operasyonlardan oldukça iyi sonuçlar alınabilmektedir.

İleri Yaş Erkeklerde Cinselliğin Devam Etmesi İçin İpuçları

Yaşın ilerlemesi, vücudun tüm işlevleri gibi cinsel fonksiyonları da doğrudan etkilemektedir. Bu da ileri yaş erkeklerde bazı problemlerin ortaya çıkmasındaki temel faktördür. Ancak elbette ki ileri yaş, sağlıklı bir cinsel hayatın bitmesi anlamına gelmemektedir.

Buna göre cinsel sağlığın korunması ve devamlılığı için uyulması gereken birtakım ipuçlarından bahsetmek mümkündür. Buna göre tatmin edici bir cinsel yaşamın sürdürülebilmesi adına şu maddelere dikkat çekilebilir:

  • Sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve uygun egzersizlerin düzenli olarak yapılmasına özen gösterilmelidir.
  • Yeterli ve kaliteli bir uykunun, cinsel fonksiyonlar üzerindeki etkisi unutulmamalıdır.
  • Alkol alımından ve tütün ürünlerinin kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
  • Rutin sağlık kontrolleri ihmal edilmemeli ve olası bir cinsel fonksiyon bozukluğuna yönelik başvurulacak hekim randevuları asla ertelenmemelidir.
  • Sağlıklı bir cinsel yaşamın temelinde aynı zamanda doğru bir iletişim yer almaktadır ve bu sebeple herhangi bir sorun mutlaka eş veya cinsel partner ile açıkça konuşulmalıdır.
  • Özellikle psikolojik kaynaklı sorunların tedavi sürecinde özel terapilere başvurulması veya yoga ve meditasyon gibi rahatlama egzersizlerinin denenmesi faydalı olacaktır.
  • Diyabet, kolesterol, yüksek tansiyon gibi diğer hastalıklara bağlı cinsel fonksiyon sorunları göz ardı edilmemeli ve tedavi veya ilaç kullanımının yeniden düzenlenmesi ya da ek yöntemlerin planlanabilmesi adına bir uzmana başvurulmalıdır.
  • Cinsel yolla bulaşabilecek hastalıklara karşı tedbirli olmaya devam etmek önemlidir.
  • İleri yaşın, romantizmi ve duygusallığı ortadan kaldırması gibi yanlış bir algıya kapılmadan bağ kurmak da cinselliği destekleyen bir faktör olacaktır.

Erkeklerde Cinsel Sorunlar İçin Hangi Doktora Gidilmeli?

Ürologlar, erkek üreme sistemi ve idrar yollarının tedavisi konusunda profesyonel düzeyde eğitim alan sağlık uzmanlarıdır. Temelde üreme organlarındaki kanserler, böbrek taşları ve diğer böbrek hastalıkları, üretra hastalıkları, mesane sorunları, pelvik kas rahatsızlıkları ve enfeksiyonlar konusunda çeşitli rahatsızlıkları bulunan hastalar için uygun tanı ve tedavi yöntemlerini planlama ve uygulama konusunda yetkinlerdir.

Bu uzmanlar, aynı zamanda erkek kısırlığı, üreme sağlığı, erkek cinsel fonksiyonlarının korunması ve çeşitli cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisi konularında da söz sahibidir. Buna göre, erkek cinsel sorunlarının teşhisi ve tedavisi için bir üroloji uzmanına başvurulması gerekmektedir.

Cinsel İlişki Sürecini İyileştirmek İçin Herhangi Bir Tedavi Mevcut mu?

Cinsel ilişkiyi olumsuz etkileyen en önemli hastalıklar, cinsel fonksiyon bozuklukları ana başlığı altında değerlendirilmektedir. Bu tip hastalıkların tedavi edilmesi ile birlikte, sağlıklı bir cinsel yaşamı sürdürmek de mümkün olmaktadır.

Bunun için ilk olarak söz konusu rahatsızlığın psikolojik faktörlere mi yoksa fizyolojik faktörlere mi bağlı olduğunun anlaşılması adına bir dizi muayene ve test yapılmaktadır. İlgili uzman hekimler tarafından tamamlanacak konsültasyonun ardından ise teşhisi konan hastalığa uygun tedavi yöntemi planlanmaktadır. Bu tedaviler arasında ise şu seçenekler yer alabilir:

  • Psikolojik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar için çeşitli terapi yöntemleri
  • İlaç tedavileri ve yaşam tarzı değişiklikleri
  • Penil enjeksiyonlar ve vakum tedavileri
  • Hormon replasman tedavileri
  • Cinsel terapiler ve ameliyatlar.

Tüm bu yöntemler başta ereksiyon problemi olmak üzere, boşalma disfonksiyonları, cinsel isteksizlik ve uyarılma bozuklukları gibi cinsel ilişki sürecini olumsuz etkileyen hastalıkların iyileştirilmesi sürecinde başvurulan tedavi biçimleridir.

Kaynaklar :

  • Testosterone replacement in men with sexual dysfunction. Hunju Lee , Eu Chang Hwang , Cheol Kyu Oh, Solam Lee, Ho Song Yu, Jung Soo Lim, Hong Wook Kim, Thomas Walsh, Myung Ha Kim, Jae Hung Jung, Philipp Dahm. Cochrane Database Syst Rev. 2024 Jan 15;1(1):CD013071.
  • Penile prosthesis in the medically complex patient: a narrative review. Van Huele A, Van Renterghem K.Transl Androl Urol. 2023 Dec 31;12(12):1885-1892.
  • Updated recommendations on the therapeutic role of extracorporeal shock wave therapy for peyronie’s disease: systematic review and meta-analysis. Wang X, Liu H, Tang G, Wu G, Chu Y, Wu J, Cui Y. BMC Urol. 2023 Sep 12;23(1):145.
  • Efficacy of Various Treatment in Premature Ejaculation: Systematic Review and Network Meta-Analysis. Lee HY, Pyun JH, Shim SR, Kim JH. World J Mens Health. 2023 Aug 9.
  • Revelations on Men Who Seek Penile Augmentation Surgery: A Review. Soubra A, Natale C, Brimley S, Hellstrom WJG. Sex Med Rev. 2022 Jul;10(3):460-467.
  • Penile length augmentation surgical and non-surgical approaches for aesthetical purposes. García Gómez B, Alonso Isa M, García Rojo E, Fiorillo A, Romero Otero J. Int J Impot Res. 2022 May;34(4):332-336.

İletişime Geçin

Hızlı iletişim için formu doldurun ve size hemen ulaşalım

Başa dön tuşu